3 Ekim 2011 Pazartesi

Dut Ağacı..

Ilık, tatlı  Eylüle veda ederken, usulca ürperten rüzgarı ,yavaştan sararıp kızıllaşan yaprakları ve biraz daha katmerlenen hüznüyle sonbaharın başka bir incisi Ekime merhaba dedik.
Penceremden gözüken  gölün üzerinde pırıldayan güneş ışıklarını seyre daldığımda, nedendir bilmem,
Eylülün son günlerine dair aklımda dalgalanan hatıralarım arasında çocukluğumdan kalan bir kaç kare gözümde canlandı..
Kaynak


Anneannemin mütevazi bahçesinde, yemekleri asmanın altındaki tahta masada yerdik.Masanın etrafına dizilmiş teyzeler,enişteler,çocuklar ve tabii ki baş köşedeki dedem ve annennemle  cıvıl cıvıl kahvaltılar yaparken, başımı kaldırıp o zamanlar bana çok yüksek gelen asma yapraklarına takılırdı gözlerim.Aralarından sızan güneş ışıkları, tıpkı şimdi gölün üzerinde gördüklerim gibi bir yanar bir söner arada kaybolur, tatlı- ışıklı bir gölge yapardı masada.Gözlerimi kırpıştırır uzun uzun bakmak isterdim yapraklarla dans eden güneşe.


Kaynak




  O masanın etrafında yediğim yemeklerin lezzetini ömrüm boyunca unutamam. Büyük,kalabalık ailelerin güzellikleri paylaşıp bir pınar gibi  akıttılarına, orada şahit oldum.Gönül zenginliğinin para zenginliğine bin bastığını, bir tencere çorbanın o kadar insana afiyetle yettiğini, sakınılmadan verilen herşeyin yerine binbir türlü başka şeyin  dolu dolu dolduğunu bizzat yaşadım.


 Bahçenin emektarı,adeta antikası ulu bir dut ağacı vardı.Dallarına salıncak kurduğumuz,  gölgesinde çamurdan sanat eserleri yaptığımız ,altına sorfa örtüsü serip silkelenen dutları afiyetle yediğimiz,şilepesi çekilmez sineği hiç bitmez duruma gelmesin diye her daim temiz tutulmaya çalışılan,  sadece bizim ailenin çocuklarını değil tüm mahalleyi gönülleyen, herkesin evine ikram olarak gönderilen gönlü bol,gülümsemesi bol,pamuk anneannemin tükenmeyen hazinesi gibiydi emektar dut ağacı..
Kaynak




Şimdi prensesi anı toplama çabasıyla, bir başımıza bu canavardan bozma metropolde bin türlü tuzaktan kurtulmaya çalışarak erdemli,hürmetli, kıymet bilir, farkındalığı yüksek, büyütmeye çalışırken; anneannesiyle yaptığı kısa tatilin uzuuun uzuuuun hikayelerini bize anlata anlata bitiremezken benim yıllarca anneannemin bahçesinde ne çok anımın birikmiş olduğunu ve  ne çok güzel günün geçmiş olduğumu  özlemle anıyorum..


İhtiyarlıktan, yaşlılıktan bahis açılmıştı geçenlerde.Düşündümde ne kadar da muhtacız pamuk ninelere,tatlı dilli dedelere.Ellerinden, yüzlerinden doya doya öpsek,isteklerini arzularını seve isteye yapsak, basit küçücük mutluluklarla kocaman dualar,pırıl pırıl yanan sönen bakışlar görsek, yüreğimizi yumuşatmaya duygularımızı coşturmaya yeter de artar bile..


Bundan 17 sene evvel 27 Eylül günü anneannemi sonsuzluğa uğurladık.O zamanların toy hali ve hatta çocukluğuyla  hüzünlendim,ağladım ilk defa bu kadar yakınımda olan birini o kadar uzağa göndermenin ne demek olduğunu hissettim.Şimdinin olgunluğu ve yaşanmışlığıyla ise sadece anneannemi değil aslında ne kadar büyük bir hazineyi kaybettiğimi çok daha iyi anlıyorum..


Etrafınızdaki miniklere çok iyi bakın, onlar zaten gözbebeklerimiz, onları sevmek, öpmek, okşamak oynamak bambaşka bir keyif ama en az onlar kadar, eğer varsa şayet, yaşlılarınıza da iyi bakın..


Sonbahar yaprakları gibi dökülüp gitmeden evvel, ellerinden tutun,gözlerine bakın, bağrınıza basın. Dua hazinelerinizi kaybetmeden evvel, pamuklara sarıp sarmalayın, gözünüzden sakının...

8 yorum:

  1. NE GÜZEL ANILAR...AH SONBAHAR, AŞIĞIM SANA .

    Kahva Dükkanı'ndan sevgiler prenses...

    YanıtlaSil
  2. anılarr bir başka güzel...
    görseller bir başka...
    yazan apayrı bir güzell:))
    sonbahara yakışır bir post olmuş bu:)
    yüreğinize sağlık...
    sevgilerimle prensess:))

    YanıtlaSil
  3. Çok hoş bir anlatım olmuş. Gündelik telaşlarda, hızla akıp giden zamanda gerçek hazinelerimizi unutuyoruz ne yazık ki. Yüreğine sağlık :) derinlerde bir yere oturdu bu yazı...

    YanıtlaSil
  4. Benden de sevgiler Leylacığım..

    teşekkür ederim Ayşegül,Sonbaharda insan daha bir coşkun daha bir duygulu oluyor sanki..:)

    İlknurcum hakikaten hayat denen koşturmacanın ,oyalanmacanın çinde kaybolup gidiyoruz,o kadar çok şeyi pas geçip unutuyoruz ki say say bitmez..Sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. sonbahar hüznün mevsimi.. resimlerde anlatım da pek bir duygulu olmuş.. çekip gittim buralardan okurken..

    YanıtlaSil
  6. ne güzel yazmışsın :)
    en azından anneannenle hatırlayacak anıların var..
    ayrıca dut ağacı bana da sana dair bişeyler hatırlatıyor :)

    YanıtlaSil
  7. nur içinde yatsın anneneciğin canım.
    içinden geçenlerse çok güzel sahip çıkmalıyız büyüklerimize.

    YanıtlaSil
  8. Sevgiciğim sağol..Bu mevsim çekip götürüyor bir yerlere dimi?

    daadeciğim senin gepgeniş ailelenle binbir türlü anın vardır muhakkak hatırladığın.Dut ağaçları çocukluğumuzun kaybolmayan kadim dostları..

    Amin Baharcığım..Ailede hiç büyük kalmayınca özellikle de bayramlarda daha bir anlaşılıyor yoklukları hakikaten sahip çıkmalı..

    YanıtlaSil