20 Haziran 2012 Çarşamba

Gösteri

Bu cumartesi büyük bir heyecanla beklediğimiz bitirme gösterimiz sahnelendi.Bizim küçük hanım gayet güzel bir şekilde üzerine düşeni yaparken, bir sürü arkadaş edindiğini,sosyal bir çevrenin baya büyük bir parçası olmayı başardığını ,sevildiğini, değer gördüğünü ve herşeyden önemlisi büyüdüğü görmek,mutluluktan uçmama neden olurken diğer taraftan da hüzünlenmeme ve geçen yıllara şaşırmakla karmakarışık olmama engel olamadı .


Daha bir damlacıkken başladığı okulundan bu yıl  biraz da zorunlu nedenlerden dolayı ayrılmak zorunda kalacak miniğim.Benim iş çıkışları çılgın bir trafiğe girmem ve kışın ziyadesiyle çetin geçmesi sebebiyle sürekli geçe kalması, benim sürekli içimin burkulması böyle bir karar almamıza en büyük neden.


Allah pişman etmesin inşallah yeni yerde de en az burası kadar mutlu olur.Bu kadar profösyonel bir yaklaşım görebilir miyiz,bu kadar iyi öğretmenler bulabilir miyiz bilmem ama şimdilik akşam trafiğinde mahvolmaktan kurtulmak bile beni mutlu etmeye yetiyor.
Gösterimizde  bizim sınıf Karadeniz bölgesini tanıttı ve yöresel oyunlarını oynadılar.Sahnede o kadar sevimliydi ki hepsi, görevlerini büyük bir özen ve dikkatle yapıyor değişen müzikle başka başka ritimler tutturuyorlardı.


Tatlı bir anı,gülümsemeler, az biraz hüzün, bolca neşe ve sevinçle günü,belkide hayatımızın bir dönemini bitirmiş olduk.Şimdi geride kalan güzellikler ve anımsadığımız mutlu zamanları ardımıza alıp  önümüzdeki bol sürprizli günlere doğru yol alma vakti  bizim için....



15 Haziran 2012 Cuma

Tatlı Cuma...



Kaynak
Sıcak sımsıcak bir haftanın ardından güzeeel bir haftasonu diliyorum herkese.Denize yakın olanlar serin suların  keyfini çıkarsın..Ahhh tatil sen ne güzel şeysin böyle...







13 Haziran 2012 Çarşamba

Kuzum Büyüyor...



En sevdiğim hayvan zürafa.Aslında hayvanlarla çok içli dışlı bir ilişkim yok ama hayvanat bahçesinde gittiğimizde dakikalarca o zerafeti , güzelliği izlemekten kendimi alıkoyamamıştım.Yavrularını öpüp koklayanları  ,incecik boyunlarıyla yavaşça eğilip aldıkları yemi zarifçe yiyenleri izlemek apayrı bir keyif bambaşka bir sanat eserine şahit olma haliydi benim içim.




Sanatın gerçek Sahibine şükürler olsun varlığını sadece  gözler önüne sermiyor, sanatlı ve güzelliklerle dolu yaratıyor etrafımızdakileri.


Bu resimlere pinterestte bakarken benim kuzumun da küçüklük resimlerine,mini mini bebeyken tombul tombul elleriyle bişeyler karıştırırken,ordan oraya zıplarken ki hallerine de bakasın geldi.Duygulandım,sevindim,üzüldüm kısaca dalgalandım birden.Mini mini okullu oluşunu, tüm gün kreşte kalmasına içimin kıyım kıyım kıyılmasını,doğru dürüst aylarca rahat ferah tatil yapamayacak olmasının yüreğime tonlarca yük bindirmesini düşündüm, bir kere daha dalgalandım.
Büyüyor, sağlıkla büyüsün bunlar dert değil, insanlar  nelerle uğraşıyor,savaşlar,kıtlıklar,açlıklarla ve bin türlü bela ile uğraşan nice anne var dünyada diyerek derdimi dağıtıyor sonra bir kuzu resminde tekrar başa dönüyorum.


İçimdeki çalışan, sulu gözlü,romantik ve maceracı   anne bırak git herşeyi birazda oluruna bırak inceldiği yerden kopsun  derken mantıklı,kontrollü,planlı programlı anne saçmalama gül gibi işin,zor bela kurduğun bir düzenin var çocuk sadece güle hoplaya büyümez ihtiyaçları gereksinimleri var diyor.


 Bu dırdır bitmez benim kafamda burada bırakıp size buz gibi limonata tadında bir gün diliyorum:)


Kaynak

12 Haziran 2012 Salı

Film Önerisi

Amerikan sinemasından sıkıldım diyorsanız  alternatif olabilecek bir film öneriyorum  size :Intouchables.Tv de fragmanını görüp aklımının bir köşesine yazdığım filmi, eşim sana farklı bir film buldum diyerek getirdiğinde tesadüf olamaz bu  filmi izlemem gerekiyor demek diye düşündüm:) Sakin dingin bir Avrupa filmi için bir iki saatiniz varsa bence hoşunuza gidecek,pişman olmayacaksınız.






Fransız yapımı gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmış komedi-dram tarzı sıcak bir insan hikayesi Intouchables.
Olmaz olmaz dememek lazım ,insanın başına herşey gelebilir ,hayat süprizlerle dolu dedirten bir hikaye filmin konusu.

Multimilyoner,entellektüel bambaşka bir hayatın insanı olan Philippe, yamaç paraşütü yaparken geçirdiği bir kaza sonucu boynundan altını kullanamaz hale gelir felç kalır.Senegal göçmeni zenci Driss ise işsizlik geliri ile ilgili bir belge imzalatmak için Phillippe nin malikanesine gelir ve bir anda kendini saray gibi evde deneme için işe alınmış bulur.

Çok farklı yerlerden neredeyse hiç ortak yönü olamaz diye düşünülen iki insanın inanılmaz dostluğu ve sıcak halleri ezber bozan bir duruma dönüşür.Philippe belkide tekrar hayattan zevk almaya başlar.

 François Cluzet'i özellikle beğendimi söylemeliyim.Mektup arkadaşıyla buluşurken yüzünden geçen duygularının,  aydınlanmanın, heyecanlanmanın ,tedirgin olmanın akışını öyle hissettirdi ki gerçekten o anı yaşadım. Filmde  dikkatimi çeken bir  başka tarafta  arkadaki müzikleri.Özellikle klasik müzikler ve  arkada piyano ile çalınan enfes parçalar beni benden aldı.Buyrun bir örnek burada:)


İyi seyirler:)

11 Haziran 2012 Pazartesi

Ufak Değişiklikler

Uzuun upuzun bir ara vermişim yazmaya.Bahar bitti yaz geldi buralara.
Evdeki bir takım tadilatlar,bitmeyen iş- güç,eksikler yapılacaklar beni buralardan ve başka bir çok uğraştan alıkoydu.
Öğretmenlere çok  özeniyorum, iki ay yaz tatili güzelce 15 gün kış tatili bol vakit demek, tam dinlenmek demek, sıkıştırılmış programlarla koşturmacaları tatiller yerine sere serpe  dinlenilen  uzun tatiller demek.Neyse öğretmen olmadığıma ve olamayacağıma göre hayıflanarak anı günü berbat etmenin anlamı yok.


Bizim küçük hanım artık beşiğine sığmaz olduğu için kendisine bir yatak hatta işi büyüterek bir takım alalım diyerek yollara düştük.tık tıkÇok güzel takımlar yapmışlar bayıldım açıkçası ama düşündükçe bana çıkacak iş, odayı yeni baştan ayarlama,boya badana,perde halı işleri aklıma geldikçe bu işten caydım.Birde fiyatlar cidden dikkate değer rakamlardan oluşuyor açıkçası henüz odasının hangi renklerde olduğu umurunda bile olmayan bizim zıp zıp prensesin biraz daha büyüyünce bu tip bir odası olması olmasının daha mantıklı olacağını düşündüm.Şimdi yeterince renkli cıvıl cıvıl bir mekanı var gayette yeteceğini düşünüyorum. 
Böyle bir çark edişten sonra "İkea bizimde evimizin herşeyi ol" diyerek yollandık İkeaya.Biraz daha kararsızlık yaşadıktan sonra karyola,yatak ve cibinlikten oluşan üçlü bir kombin yaptık ve kaptığımız gibi eve geldik.tık tık 


Babamız sağolsun pıt diye kurdu yatağı, bizimkide bayıldı.Cibinlikte takılınca iyice hoşuna gitti. İnşallah bundan sonra gece gelen davetsiz misafirden kurtulacağız:)
Ben herhalde güzel kekler pastalar yapan,yemekler döktüren bir anne olamıycam sanırım:( Mutfakla aram hiç düzelmedi bu gidişlede düzelmeyecek. Bende bu açığı keserek biçerek yapıştırarak kapamaya çalışıyorum:) Şu kadar hengamenin içinde küçük hanımla oturup bi sürü kağıt kestik ve bu kağıt topları yaptık.




 Yaptığımız siteyi yazacaktım ama nereye kaybetmişim biraz kesmek biçmek uzun sürüyor ama ortaya çıkan sempatik şey yorgunluğa değiyor.Sanırım yılbaşı için yapmışlardı bu süsü ama renkli kağıtlardan da hiç fena olmuyor.Lambaya taktık bir gelip geçerken bakıp mutlu oluyoruz:)


Ufak tefek değişiklikler boylarından büyük renkler katıyorlar hayata:)




Herkese mutlu bir hafta diliyorum.