16 Mayıs 2011 Pazartesi

Prensesin Dünyası...

Bu post prensesimin dünyasını bir kenarda saklamak için.
İlerde odasını değiştirdiğimizde veya bir şekilde bu eşyaları dağıttığımızda bu kareler hatıra kalsın.
Dekorasyonda yaşanan evleri her zaman daha çok sevmişimdir.Bende gerçekliğe karşı bir çekim var sanırım ya da hayal gücüm fazla geniş değil.Dergilerdeki  geniş hacimli evler bana hep içlerinde insan yaşamayan sadece sergilenmek için dekore edilmiş yerler gibi geliyor.Yaşanan evlerden daha fazla ilham alıyorum.
Bu oda da yavaş yavaş oluştu.Acele etmeden görüldükçe eklendi her parça.Şimdi evin en renkli,en sempatik yeri oldu.


Bunlar dostları..






Bir sepet dolusu toka..


Hergün çeşit çeşit yemeğini pişirdiği mutfağı..

Lambası; herhangi biri lamba değil! kuşlar anne,baba ve kendisi:)

Bu külahlı arkadaş sonradan katıldı aramıza..Uzaklardan çook uzaklardan geldi.

Her sabah çantalardan biri seçilir içi doldurulur ve dooru okula...
Geceleri çoğunlukla sadece bir kaç saat geçirdiği ama hala çok sevdiği kelebek yatağı.

Vee prenses,yazlık şapkası başından çıkmayan,sıcakların gelmesini ve domdumda(dondurma) yemeği dört gözle bekleyen benim biricik tatlı,afacan tavşanım...


Masalların,okunduğu çoğunluk birlikte uyunduğu,kahrımızı çeken, vazgeçemediğimiz emektar kanepemiz..

Çoğunlukla oyuncak niyetine kullanılan,üst üste dizilen, yuvarlanan mumluklarımız..
Ütü masası ve ütüsüz olmaz!!

Komodin ve aynasız da olmaz!!


Biraz daha geniş açıdan...
Kapı süsünün üstündeki ablamızda tahmin ettiyseniz külahlı arkadaşla akraba.Aynı memleketten geldiler elele tutuşup.


Kapının devamı...
İşte böyle... hepsi ordan buradan görüldükçe alınan,alındıkça konulan,ilham veren fikirlerden esinlenilerek biraraya getirilen parçalar.
Ben sarı rengin sıcağını,pembenin uçuşan hafifliğini,beyazın naifliğini her zaman sevmişimdir.Bu yüzden duvarlar ve mobilyalardaki hakim renk sarı,kanepe ve halılar pembe,tül,lamba ve ufak tefek yerlerde beyaz hakimiyetinde.

 Veee sondan bir önce benden bir kaç satır...

"Bir kızınız varsa her şeyiniz var demektir...
Elinizi tutup gözlerinize baktığında, kalbinizin en kuytu köşesini bile görebilir.
Şefkatinin boyutlarını hissettiğinizde, iyiki - iyiki yanımda dersiniz.
Hemcinsinizdir; aynı yollarda yürür,aynı dertlerle dertlenirsiniz.
Alışveriş arkadaşınız,süs,renk,giyim yoldaşınızdır.
Şimdi küçücük bile olsa birgün mutlaka rolleri değişip onun anne, sizin evlat olma zamanınızın geleceğini bilirsiniz ve işte o zaman o küçücük eli tutmak  bambaşka bir güven verir.
Kızı olanlar zengindir,duyarlılık,fedakarlığın her türlüsü,merhamet,yepyeni şeyler meydana getirmek yetisi, en üst seviyede saklıdır içlerinde.
Birlikte kek pişirir,ütü yapar,evcilik oynar,saç kestirir,süslenirsiniz ve bundan müthiş bir keyif alırsınız."

Bir kadının mutlaka  bir kızı  olmalıdır:)
Şaka bir yana;
Allah herkesin evladını bağışlasın,mutlu,huzurlu büyütmek nasip etsin.Ama kız evladı hep başka,kız evlad sahibi olanları da hep ayrıcalıklı görmüşümdür..:)Onların çok daha ayrıcalıklı muamele görmesini istediğimden olsa gerek bu hissiyatım..








11 Mayıs 2011 Çarşamba

Laleler, laleler,laleler

Bugün gelmek bilmeyen bahara inat,şiddetli sağnak yağış uyarılarına ,bulutlanan havaya,hala az buçuk serin esen rüzgara inat, öğle arası- iş molası minik  bir piknik yapalım dedik.
Fazla ayrıntıya girmeden elde,evde,çantada ne varsa, bir termos çay eşliğinde,kırlar arasında, yeşillikler içinde, yedik içtik oksijen depoladık.
Ben tabiki elde makina yerimde duramadan bir oraya bir buraya dolanıp mevsimin son lalelerinin fotoğrafları çektim.
Alel acele çekilen, özenilemeyen fotolar  olsalarda,lalelerin kendi güzellikleri,muhteşemlikleri büyülemeye yetiyor...
Arada mutlak yapmalı,kaçmalı,yeşile doymalı en azından tadımlık kırlara açılmalı.

Herkese artık lütfen yüzünü bizden esirgemeden ısıtan güneşli,çiçekli,neşeli,keyifli bir hafta diliyorum...

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Biraz Topraktan Biraz Mutfaktan

Pazar günü ev ahalisiyle sabah ezanı ayaklanıp bir daha uyumadan uzuuuun bir gün geçirdik.Aslında günü uzun geçiren bendim.Çünkü diğerleri uzuuun bir öğle uykusu çekip mahmur gözlerle uyandıklarında ben çamaşırları yıkamış,ütüyü bitirmiş,çiçekleri dikmiş,yemeği bile yapmıştım.
Kendimi biraz mutfakla,biraz toprakla avutmaya çalıştım  sanki.. 
Nereden çıktığını anlamadığım bu enerjiyi bu seferde böyle harcayım istedim.
Prensesin rengi hala kül gibi yada bana öyle geliyor.İnşallah öksürük hafiflerde benimde içimin kırılan dökülen, ezilen üzülen parçaları biraraya gelmeye başlar.
Günün sonunda  artan çikolata sosuyla çilekler birleşti,prenses arkadaşlarıyla paylaşsın diye üstü şeker kaplı muffinler pişti.


Kırmızı sardunyalar herkese mutlaka birşeyler anlatır.



Bunlar ilk gözağrılarım çıkar çıkmaz saksılarımı şenlendirdiğim menekşelerim..




Petunyalar dün katıldılar aramıza.

Bodrum papatyaları,görür görmez vuruldum beyazların içindeki çivit mavilere...
Vee muffinler:


Çileklerin çikolata sosuyla mutlu sonu..

Tarif  Pelinceye ait.Sonuç memnun edici..:)

Herkese mutlu bir hafta diliyorum.