26 Eylül 2011 Pazartesi

Turşu Yapıyoruz..

Hayatımda hiç turşu yapmadım,reçelde kaynatmadım, hatta doğru dürüst hamur bile açmadım.Yeni nesil anneler dantel örmekten,dikiş dikmekten,terlik torbaları ellerinde, örgüleri ,dantelleri çantalarında gezmekten,evlerinde her daim kavanoz kavanoz kurabiye bulundurmaktan,sana geliyorum diyen ani bir telefon almaktan fersah fersah uzak yaşıyorlar.
Uzuun ve yorucu bir eğitim dönemi geçirip, bir dönem ha bire test çözen,sınavdan sınava giren,üniversiteden sonra özel sektör mü devlet mi muhasebesi yapan,çola çocuğa karışınca bakıcı -kreş denklemi arasında sıkışan ,işle beraber   çocuk yetiştirmeye başlayınca kaliteli zaman kavramını geliştiren,  birbirine çaya-güne gidemediği için iki lafın belini iş arkadaşlarıyla kıran onlarda yetmeyince içini bloglara döken anneleriz.(Ya da en azından ben öyleyim)

Bugün kreşte turşu kurulacakmış.Dün binbir söylenmeyle evden uzaklaştırdığım turşu kavanozlarını yad ederek gidip küçük boy bir turşu kavanozu aldım.Minik kornişon salatalıkları,biraz havuç ve yeşil domatesi bir koca dişte sarımsağı da ekleyip okula gönderdim.Bunlarıda öğretmen bir notta yazdığı için aldım yoksa hayatımda turşuluk alışverişine bile çıkmışlığım yoktu.Bakalım gün sonunda neler yaptıkları çıkacak ortaya.Miniciğimden turşu yapmayı öğreneceğim.Bu günleride görecekmişim demek..

Bazen diyorum bu kadar ders çalışacağıma biraz da dikiş, nakış öğrenseydim keşke.Böyle hobisiz elinden hiç bir iş gelmeyen bir anne değilde multi fonksiyon bişiy olurdum herhalde...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Küçücük Şeyler Yaptım, Kocaman Mutlu oldum

Kağıt kürek işine pek bi sardım bu aralar, keşke daha çok vakit ayırabilsemde daha bir çok şey yapsam.Hem bizimkiyle vakit geçirmek çok daha eğlenceli oluyor; çok önemli bir şey üretiyormuşuz havasında anne bende şurasını yapayım, anne bende yapıştırayım falan gibi türlü tekliflerle kaşlarını çata çata kesip biçiyor, hemde ortaya çıkan şey çok basit bile olsa insanın gözünde bir güzelleşiyor bir güzelleşiyor sanırsın elmastan yakuttan bir vazo yaptım.

Geçen hafta içi bir akşam,  yeni evlenmiş bir arkadaşıma gittik.Onlara kalpli nazar boncuklu bişiy yapalım istedik.Pek tabii ki ilham kaynağım, sıkıcı takipçisi olduğum sevgili  CafeNohut :) Biz çok sevdik umarım arkadaşımda beğenmiştir, bir kenara iliştirip gördükçe bizi hatırlar sıkılınca atar :)


Bu hafta sonu da üniversiteden bir grup arkadaşla piknik yapalım istedik.Mezun olduğumuzdan beri görüşüyoruz, şimdi hepimizin çolu çocuğu oldu pek bir kalabalık ele avuca gelmez bir sayıya ulaştık.Organizasyonu yapmak bir hayli zor olsada,piknik yerinde bir dernek (piknik yerinde derneğe davullu halaylı toplantı yapmalarına izin verenleri de anlayabilene aşkolsun bu arada ) davulla halayla kafamızı şişirsede, biraraya gelebilmekten pek bir keyif aldık.Çocuklar doyasıya koşup oynadılar, hatta benimkini bi ara çimenlerden yemek yapıp afiyetle ağzına doldururken  görenler olmuş.Diğer çocuklarada ikram ediyormuş, sanırım herkes bir parça çimen yedi sayesinde.
İkramları paylaşmıştık bana kek yapmak düştü, kekler,muffinler  pişerken, kürdanlara kelebek yapıştıralım dedik ortaya aşağıdaki gibi birşey çıktı.Muffinlerin değil kelebekleri, kendilerinin bile fotoğrafları yok ne zaman bittiler anlayamadım:)Fotoğraflar alel alece çekilmekle çekilememek arasında olduğu için çok başarılı değil ama verdikleri mutluluk boylarından da basitliklerinden büyük..

Herkese keyifli bir hafta diliyorum...



13 Eylül 2011 Salı

Neden?

Kaynak
Neden bu kadar çok iletişim halinde olup bir küçücük buluşmayı ayarlayamıyoruz?
Neden kazancımız çoğaldıkça ihtiyaçlarımızda çoğalıp  daha çok para kazanmaya çabalıyoruz?
Neden evlerimiz güzelleştikçe misafirlerimiz azalıyor?
Neden yediklerimiz çeşitlendikçe ve çoğaldıkça ağzımızın tadı azalıyor?
Neden çocuklarımızın her şeyleri varken mutlu olmaları bu kadar zor?
Neden işlerimizi kolaylaştıran bu kadar alet, makina ve teknoloji  varken zamanımız bu kadar az?
Neden bir sürü çer çöp bilgiyi bilmemize rağmen, sadece bir konuda bile ustalık derecesinde bilgimiz yok?
Neden farklı ve aykırı olana ilgi duyarken standart ve alışılagelmişliklerin peşinden koşuyoruz?
Neden hayallerimiz bile herkesle aynı?
Neden bir taraftan fazlalıklardan kurtulmaya çalışırken bir taraftan da deli gibi alma isteğiyle yanıp tutuşuyoruz?

12 Eylül 2011 Pazartesi

Güz Temizliği ve Hoşgeldin Sonbahar

      İyice boşladım buraları,bir iki blog okumakla bir kaç yorum yapmakla idare ediyorum.
Sonbahar bütün ihtişamıyla geldi. Ben sonbaharın ılıktan çok sıcağa yakın geçenlerini, havanın puslanmadan sadece nemsiz ve berrak olup bunaltıcı sıcaklarını geri çekenlerini seviyorum.Sarı kızıl yapraklarsa tam bir senfoni..Kelimelerin yeteceği yok anlatmaya..
      Gerçi beni hüzünlerden hüzünlere gönderiyor bu solgun güneş, dökülen yapraklar ama bu muhteşem sanat ve güzellik karşısında insanın dilinin tutulmaması mümkün değil.
      Gelelim bana..Bu sıra eve sarmış durumdayım.Hayatta en nefret ettiğim şey gereksiz eşyanın evde barınması. Başta kullanmadığım kıyafetler olmak üzere evdeki herhangi bir eşya artık benim gözümde tedavülden kalktıysa, kullanılacak gibiyse ihtiyaç sahibine, kullanılmayacak kadar kötü durumdaysa çöpe gitmeli.Biriktirmekten, evi gereksiz luzümsuz eşyalarla doldurmaktan hep kaçınmışımdır.İnternetten ikinci el satış bu tip eşyaları evden göndermenin başka bir yolu.Bir kaç satış bir kaç hibe ile  evi baya rahatlattım.Herkeslere tavsiye ederim ne kadar az eşya o kadar az yorgunluk.Eşyaların ayıklanması, dolap içlerinin dökülüp yeniden  yerleştirilmesi,atılacakların büyük bir keyifle atılması, ortalığın sakinleşip tenhalaşması beni  günlerdir uğraştırıyor ama bir o kadar da mutlu ediyor.Gerçi daha yapmak istediğim ve kafamda  binbir plan dolanıp duruyolar ama  henüz herhangi bir girişimde bulunmuşluğum, önemli  bir değişiklik yapmışlığım yok.

Bu telaşelerin arasında tekrar düzenli kreş günlerinin başlaması,hazırlıklar, öğretmen değişikliği, eğitim faaliyetleri ise hayatımızın ufak dalgalanmaları olarak  yerini aldı..
Sen ne zaman büyüdün be prenses bir taraftan heyecanlanıyor diğer taraftan da telaşa kapılıyorum elimden kayıp giden yılların hesabını yapınca..

 Bizimki simitle dalış denemeleri yaparken.Unutulmaz tekne gezintisinden kalan gülümseten kareler..
 

6 Eylül 2011 Salı

İlk Mim Tecrübesi



Kaynak
         Blog dünyasında daha çaylaklar sınıfındayım.İlkleri yaşamanın acemiliğile ilk mimi sevgili Görkemden aldım en vefalı olmak sıfatıyla.Görkeme teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderip  kendi minik listemi buradan paylaşmak istiyorum, zira usul yöntem böyleymiş işin ehiller öyle diyor.
         Liste gayet mütevazi.Bloggerlar arasında iddiasız,sessiz sedasız dururken mimlenince gözüne fener tutulmuş tavşana döndüğüm için çok fazla kimsecikleri yazamadım.Bu vesileyle buraya gelen, uğrayan bir selam veren,yada sessizce bir gözatıp  terk eden herkeslere en kalbi mimlerimi gönderiyorum.Şu koca dünyada sesine ses veren birilerinin olduğunu bilmek apayrı bir keyif veriyor.


Neyse çok uzatmadan listeme geçiyorum Buyrun efendim.:
En Keyifle okunan blogger:Rüzgarlı günler ve geceler,Deli AnneNeşeli Haller
En çok eğlendiren blogger: Sitare
En iyi tasarıma ve görsellere sahip blogger:CafeNohut
En hamile blogger: acai_berry
En vefalı Blogger:Abide,Nilhan - Küçük Mucizem,Bahar ve kızısı Yağmurdaade ,Neşeli Günler ve tabii ki Deli Anne

Gecikmiş Bayram Tebriği

Kaynak

Herkesin geçmiş Ramazan Bayramını kutluyorum..Allah nice bayramlara sağlıkla,mutlulukla ve huzurla kavuşmayı nasip etsin.