15 Ekim 2011 Cumartesi

Anne Dostu Toplum Üzerine

Yazıyı okuduğumda hemen bende yazmalıyım dedim,dedim ama üzerinden şunca gün geçti bişiycik yazamadım.Görkeme katılıyor ve bende yazıyı üzerime alınıyorum, bir iki satır da olsa  yazarak bu meseleyi dillendirmek istiyorum.Kim bilir belki birgün insani şartlara kavuşuruz da işi için çocuğunu, çocuğu için işini bırakmak zorunda kalan annelerden eser kalmaz.
Gelelim Sorulara:


“Anne Dostu Toplum”dan ne anlıyorsunuz? Birkaç cümle ile tanımlar mısınız?


Anne adayı veya olmuş kişinin çocuğuyla birlikte  her yerde rahatça var olabilmesi için yapılan düzenlemelerin  toplum tarafından da benimsenmesiyle,hayatın anne ve çocuklar için daha yaşanabilir olmasını   anlıyorum.Sadece evinde çocuk büyüten anne kavramından alışverişe otobüsle rahatça gidebilen,bebeğine  restorantta,alışveriş merkezinde,postanede,hastanede  de rahatça süt verebilmesi için gerekli zemin oluşturulmuş,taksiye bindiğinde de bebeğini çocuk koltuğuna oturtabilen hatta bebek pusetini rahatça kullanabileceği kaldırımları olan yerlerde yaşayan anne kavramına, insanların tuhaf bakışlarıyla değil normal halleriyle geçildiği bir toplum anlıyorum.


Türk toplumunun “Anne Dostu” bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?


Ne yazık ki Türk toplumda anneler bırakın toplumu kendine dost bulmayı, kendilerini iyi hissedecek tek bir ortam bile bulamıyorlar.Herkes çocuk gelişimi konusunda allame olduğu için annelerin morali bozuk,psikolojileri darmadağın, hatta tırnakları yenmiş halde olmalarının tek ve yegane sebebi toplum ve geçmişten gelen öğretiler bence.Örneklendirmeye girmeyeceğim girersem çıkamam diye korkuyorum.


Toplumsal hayatta annelerin karşılaştığı en büyük üç zorluk sizce nedir?
1)Çocuk yetiştirmeye uğraşan hele helede ilk çocuğuyla bir başına kalmış annenin yaşadığı en büyük zorluk bitmeyen nasihatler,tükenmeyen eleştiriler,dinleyen tek bir kişi bile bulamayışı.Doktordan komşu kadına kadar herkesin söz söyleme hakkı olduğu bu süreçte psikolojinizi ayaktaysa ne mutlu size.
2)İkincisi çalışan annenin vicdanıyla cüzdanı arasında, ondan da öte sosyal hayatı ve kariyeriyle evladı arasına sıkışıp kalması.Evladınız için iyi bir gelecek hazrılarken maddi imkanlara ihtiyaç duyacağınız için çalışıyor, fakat onunla doya doya vakit geçiremeyince içinizde bambaşka teraziler kuruluyor.Bu sorun neredeyse ömür boyu sürüyor.
3)Üçüncüsü ise çekirdek aile olara bebeğinizi büyütüyor iseniz, anneanne babaanne gibi yakınlar uzaktaysa herhangi bir yardım yada destek almak için kreş yaşını beklemek zorunda olmanız.Bir iki saatlik bırakmalarda  yada herhangi başka bir konuda size destek verecek  bir kurum yok.Ya   bebeği heryere götürmeyi öğreneceksiniz yada evinizde dizinizi kırıp oturmaktan başka çare bulamayacaksınız.


“Anne Dostu İş Yeri” deyince aklınıza gelen ilk üç kriteri paylaşır mısınız?
1)İş vereninizin size çocuk doğuran başbelası bir eleman gibi  değilde gerçekten doğal bir süreç yaşamış her  kadın gibi, anne olmuş biri gibi davranması, hissettirmesi ve dillendirmesi.(Aksi durumlar mobbinge girmeli bence.)
2)Çocuğunuz hastalandığında zaten işinizide doğru dürüst yapamadığınızdan izin almak için binbir ter dökmek yerine yarım gün, annemizin sütü gibi helal olan iznimizi rahatça alabilmek.Ya da doktorların çocuklar hastayken annelerine izin verebilme hakları olsa bu sorun kökten hallolur.
3)Ve son olarak iş yerlerinde (herkesin kendi işyerine özel  olması gerekmez) (teknoparklar,plazalar,) kreş,süt sağma odaları vb lerinin  olması.


Çalışan annelerin yaşadığı en önemli üç sorun size göre nedir?
1)Tabii ki yavrusuyla yeterince vakit geçirememek.Mesai saatlerinin anlamsızca uzun olduğu ülkemizde part time sözleşme yapabilme olanağının sağlanamaması ve akşam yorgun argın gelen annenin yeterince ilgilenemediği çocuğuna karşı duyduğu vicdan azabı.
2)En ufak bir sorunda başta yakınlarınız olmak üzere çevreden gelen işi bırak çocuğuna bak baskıları.
3)Bir yandan iyi bir anne olmaya çabalarken, iş hayatında da kulvardan düşmemeye çalışmak kariyer planı yapmak,hobi edinip kafayı dağıtmak istemek,dağ bayır gezme hayalleri kurmak.Tüm bunların arasında sıkışıp kalmak.
Elinize bir sihirli değnek verilse, iş ya da günlük hayatınızda yaşadığınız hangi sorunu/engeli değiştirmek isterdiniz?
Mesai engelimi aşıp part time hale getirirdim öncelikle.Madem sihirliymiş maaş kısmınıda biraz köpürtürdüm.İzinler, tatiller kısmınıda esnettik mi bence tamamdır.Benim için ideal bir iş hayatı haline gelirdi.Günde 5 saat çalıştığım hafta içi 1, hafta sonu full tatil yaptığım, yıllık izniminde en az 3 ay olduğu bir durum, bana bundan iyisi Şamda kayısı durumlarını çağrıştırıyor.(öğretmenlik biraz bu tanıma uydu gibi:))



















2 yorum:

  1. Ahahhah! Görsele bittim. Ben de neredeyse haftada bir gece çişli çarşafın üzerine havlu atıp uyumaya devam edenlerdenim. Hatta sırf bu için ayrılmış iki tane kalın havlumuz var:)

    Bu arada "Bir yandan iyi bir anne olmaya çabalarken, iş hayatında da kulvardan düşmemeye çalışmak, kariyer planı yapmak, hobi edinip kafayı dağıtmak istemek" demişsin ya, ben aylardır spora gitmek için çıldırıyorum ama oğlumla geçireceğim zamandan alacak diye vazgeçiyorum. Kariyer, hobi... sanırım bazı şeyler anlamını sorgulatıyor anne olduktan sonra.

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle bir sürü şey tepetaklak oluyor insanın hayatında hele ki kendine özel vakit geçirme çabaları tamamen yalan oluyo kimi zaman.Şimdi birde ikinci çocuk nasıl olur ki gelgitleri var ki akıllara ziyan nasıl olur hiç bilemiyorum..Ahhh annelik çiş kokulu uzun mesafe engelli koşu

    YanıtlaSil