13 Nisan 2011 Çarşamba

Şu Boğaz Derdi nedir Var mı ki Dünyada Halledeni??

Bir evin bir kızıyım,bir kızı olmaktan öte bir çocuğuyum.Annem kahvaltının akabinde üç çeşit yemeğini ocağına hazır edip, günün geri kalanında rahat ve huzur içinde istediğini yapabilecek becerikli bir hanım.Dolayısıyla çocukluk ve ilk gençlik zamanlarımı bırakın, üniversiteye gittiğim kazık kadar kız olduğum zamanlarda bile  mutfağa girip üç beş çeşit yemek yapmak zorunda kaldığım olmadı.
Üniversitede yalnız kaldığım dönemlerde simitçiler,dönerciler,kumpirciler,pizzacılar sayemde müşterisiz kalmazken çok nadir evde yapılan yemek sonrasında çıkan onca bulaşık, beni yemek yapma durumundan olabildiğince soğutmayı başarmıştır.(Sanırım hem yemek yapmayı sevmiyorum hem çıkan bulaşıklarla uğraşmayı :))
Şimdi bir evin bir hanımıyım ve minik bir prensesin annesiyim.Mutfakla aram hala düzelmiş sayılmaz.Hele de çalışan bir anne olmamın da vermiş olduğu büyük bahaneyede sığınarak, yemek yapmayı  kabus olarak görmeyi kendimde hak olarak gördüğüm bile oluyor.
Hiç bir zaman mutfakla terapi olan,stresimi atan,unla,yağla,şekerle oynayıp mutlu olabilen bir insan olamadım.
O kadar fıtrat derler,annelik derler,yemeği,temizliği kadınlığın asli vazifeleri arasına yada  doğuştan getirmiş olduğumuz üstün bir yetenekmiş gibi anlatırlar ama ben bir türlü bendeki bu güdük kalmış yeteneğin  doğuştan geldiğine, benimle yaşamaktan mutlu olduğuna inanmadım.
Hayır sanmayın ki yapamamam karşılığında binbir zahmetle yiyen,tabağındaki yemekle eziyet çeken biriyim.Gayet yemekten yedirmek memnun olan,nerde ne yesek acaba gibi soruların göbeğine dalan,
televizyondaki gezelim tozalım yiyelim içelim programlarından zevk alan,ipin ucunu kaçırsam rahatlıkla tombul kategorisinde kendime yer açabilecek bir potansiyele de sahibim.Fakat buzdolabının karşısına geçipte ne pişirsem eziyetini çekmeye başlayınca, mutfak tavanıyla beraber üzerime üzerime geliveriyor.Tenceler,tavalar bir olup mutfaktan kazan kaldırıyor,sebzeler canlanıyor çatal dilleriyle üzerime saldırıyor.

Bana bir çözüm, bir iksir,bir sihir bir keramet gerek a dostlar!!
Tez elden tavsiyelerinize ihtiyacım var zira akşama yine bizim mutfakta boğaz harbi var:(

8 yorum:

  1. hergün yemek yapmak mecburiyeti çok sıkıcı gerçekten,hani diyorum ki bir gün de kahvaltıyı-yemeği biri hazırlasın da ben yiyeyim..bu ancak annem bize misafir gelmişse olur o da senede 1,ya da ben baba-ocağnda misafirlikteysem :)

    YanıtlaSil
  2. kendimi okuyormuş gibi oldum nedense. sanırım bunun burçlarla bir ilgisi var, yoksa bizim öbür kadınlardan neyimiz eksik :) evet evet kesin burçların yüzünden :)
    burada sana çok hamarat bir ev hanımı gibi tarifler, yöntemler yağdırmak isterdim şayet malesef bu mümkün değil :)
    benim işimi en kolaylaştıran şey buzluk. önceden kavrulup buzluk poşetlerine konmuş taze fasülye, patlıcan vs yemekleri sayesinde yarım saatte yemek hazırlayabiliyorum.
    ama makarnanın kutsallığı baki :)

    YanıtlaSil
  3. kelin ilacı olsa..güzel özdeyişimizden sebep suskunum..pas..sonraki soru lütfen :)

    YanıtlaSil
  4. architect,kesinlikle katılıyorum,ahh ahh o biri hiç olmayacak mı:)Anneler zaman mekan tanımadan annelik yapabiliyorlar bende öyle olabilecekmiyim şüpheliyim doğrusu.Ama ayda yılda birde olsa çok güzel oluyor di mi:)

    daadeciğim,burç konusunu hiç düşünmemiştim ama haklısın galiba,kesin burçtan bu durum yoksa herügn tatlılı,baklavcalı döktürürdük;)Kutsal makarna her evin baş taçı demekki ama buzluk olayına biraz eğilebilirim,du bakalım:|

    neverland,mecburiyet olmadan yaşamanın dayanılmaz hafifliği içindesin, boşver hem kel hem fodul olsan ne olur, kral sensin pardon yani:)

    YanıtlaSil
  5. ben de evlenmeden önce yemek yapmaktan hoşlanan, evlendikten sonra bir anda nefret eden bir insan oldum. bir anda değiştim. Bence bu işin vazife gibi görülmesinden kaynaklanıyor. Her sabah 6 da kalkıp 2 çeşit yemeğini yapıp çıkan çalışan hanımlar da biliyorum arkadaşlardan... Yemek yapmaktan hoşlanmamak neden hala ağırıma gidiyor, her gün neredeyse bunu sorgulamama rağmen neden hala hoşlanmıyorum :))

    YanıtlaSil
  6. Mecburiyetin nefreti beraberinde getirdiği bir gerçek ama esas benim anlamadığım sabah 6 da kalkıp iki çeşit yemeği yapanlar bunu nasıl severek,isteyerek,dileyerek ve bıkmadan yapabiliyor bunun bir formülü bir sırrı hikmeti var mı?:)..
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. canım benim gördüğüm o arkadaşların zorunlu ise yapmalıyım psikolojisi değil de, hayalimde ki anne ve ev hanımı gibi olmalıyım psiklojisinde olmaları.. mükemmelliyetçilik yani.. ben yorgunsam, canım istemiyorsa kaçabiliyorum, mükemmel bi insan olamam dimi:)

    YanıtlaSil
  8. Doğru aslında, sonuçta makarnada bir yemek:)ama üç çeşit olmayınca hatta birde salata olmayınca insan sanki ortaya birşey çıkaramamış hissine kapılıyor.
    Kimse mükemmel değildir değil mi;) bir akşamda kahvaltı yapıveririz...:)

    YanıtlaSil