10 Nisan 2011 Pazar

Romantik Komedi

Akşam hiç aklımda yokken Kanalturk te "Mesajınız Var" You've got a Mail filmine denk geldim.Tabii bende bir mazi sancımaları,o yıllara ait sempatik zamanlar anımsamaları,  falan filan derken film aldı beni götürdü bıraktı bambaşka yerlere.
Filmden sonra ve hatta esnasında işimi bırakıp bir çocuk kitapçısı açmayı bile düşündüm, fena fikir değil  tabii ama olmayan sermayem ve birikimlerimle pek uzaklarda bir hayal olarak hayal hanemde yerini aldı.
Sonra üzerimde kalan latif yorgunluk ve uzun zamandır film izlememiş olmanın verdiği keyifle elimde The Switch olduğunu hatırlayıp onunda başına çökmek, hazır prenseste tatlı ve derin bir uykunun kollarındayken bir film daha devirmenin keyfine varmak istedim.
Switch beni ziyadesiyle baysada sonuna kadar izlemekten başka yapacak daha iyi bir işim olmadığına kendimi inandırıp inat edip bitirdim.
Mesajınız var , çok aman aman bir film olmamasına  ve  13 yıl önce çekilmiş olmasına rağmen,hikayenin sıcaklığı,kitapçı dükkanının masalsı havası, renkler,mekanların güzelliği ve New York sokaklarıyla  zihnimde çok daha güzel bir tat  bıraktı.
 90 lı yılların romantik komedilerini veya bu tarz filmlerini şimdikilerden çok daha başarılı buluyorum.İlişkilerde azda olsa masumiyet,aşk ve gerçekten romantizm varmış.Ve tabii erkek duyarlılığı..
Şimdikilerde kadının her konuda olduğu gibi aşkta da cevval,cebbar iş bitirir ve risk alır tavrı beni ciddi anlamda korkuttu.Korkuttu çünkü erkekler  sanki gitgide herşeyi bizim üzerimize yıkmak konusunda tereddüt bile etmez olmuşlar.
Bir demet çiçek veya güzel bir mesajı geçiyorum,çol çocuk sahibi olmak ,aile kurmak gibi temel kavramları bile kadın bi başına sırtlar olmuş.Tabii kadın tek başına oluncada onca didinmeden sonra gelen aşkı sevdayı ne yapayım  durumunda kalmış.
Bu gidişle çocuklarımıza aşktan sevgiden eser bırakmadan tüketip mahvettiğimiz güzellikleri, ancak kitaplardan falan okutarak anlatabileceğiz.Neyse...Filmlere dönecek olursak
mesajınız varda ki sempatik Meg Ryan ve Tom Hanks ilişkisinde kızın işini kaybetmesine yol açan Tom Hanks veya Joe Fox bu hata  için çabalarken en azından affedilmenin yollarını ararken Aşk ve Gururdan  örnek verebilip New Yorktaki baharları güzelleyebiliyor.Azdan çoktan bir derinlik katıyor yani bu çabaya,dialoglar ve laf dalaşları bile daha sahici geliyor insana. The Switch teki eleman ise kıza köpek gibi aşıkken bile sümsüklüğü ve mıymıylığı sayesinde hiç bir adım atmayıp,kadının gelip kendisini bulmasını ve işleri tekrar düzene koymasını bekliyor.(Bu arada Jennifer Aniston ne kadar taş olsada yüzü yaşının acımasızca ilerlediğine şahitlik ediyor,kahrolasıca çizgiler ve yerçekimi..)Zamane erkek profiline gönderme yaptığını düşünüyorum, bu berbat senaryonun.N'oluyo kuzum bu adamlara??Eski çamların hepsi mi bardak oldu??
Filmin sonuna ise yok artık diyorum.!!Adam resmen doğru dürüst çabalamadı bile çolu çocuğu ve öldüğü bittiği kadın için. İçi ölmüş,bakışları donmuş,pörsümüş marul kılıklı bir tavır ve cool halleriyle isyanlara savurdu beni..
Bu kadarda herşey kadınlara bırakılmamalı,bu kadar da mücadele etmemeliyiz.
Bir demet papatyayı,iki kupa sallama çayıda mı hak etmiyoruz yani.Bir ufak notu yada ayda bayramda edilen bir beylik sözü,mısrayı,dizeyi...

Kendime 90 lı yıllara ait romantik komedilerden bir seri edinmeyi düşünüyorum.İçimi sıcak rüzgarlarla,gülümsemelerle ve hayallerle doldursunlar..Gelmeyen baharı içime getirsinler beni o yıllara alıp,savurup oralarda bıraksınlar,eski heyecanları yorulmamış taptaze enerjileri,bezmemiş,bıkmamış kanıksamamış halleri bana geri getirsinler.
Nasıl olsa evdeki balıkçının devrelerinden,ödevlerinden ve sınavlarından  sıranın bana gelmeyeceği belli...

6 yorum:

  1. switch hakkaten fıtratı bozulmuş erkek nesilinin en az 3 çeşidini barındıran ve normal erkek barındırmayan nadide bir yapıt..dikkatli bakan her bayan bu filmin sonuna en azından uyuz olur ben fitil olmuştum ama devir toğan erkeği devri..düzen bozuldu, ozon tabakası büyüyor, buzullar eriyor,tam gaz kğresel ısınıyoruz erkekler kadınlaşıyor kadınlar mecburen erkekleşiyor (yumurta tavuktan çıktı nokta) kıyamet yakın vesselam..

    YanıtlaSil
  2. :))Ayynen öyle,kesinlikle katılıyorum.Eski çamlar olduğu gibi bardak olmuş azizim,ahir zaman dersen zaten tam göbeğindeyiz,kıyamet dersen hakkaten yakın,dibimizde,ha geldi ha gelecek..
    Hayır bir de senaryo kötü,film bayık, insanın içi şişiyo, film izlediğim niye? eziyet çektiğim niye? oluyosun:))

    YanıtlaSil
  3. "You've got mail" filmin bende yeri ap ayrıdır. yıllar sonra görüşemediğim arkadaşımla yaptığım küçük sohbetin ardından dün gece film arşivimden bu filmi bulup tekrar o eski günleri yad ettim. sıcak mı sıcak konusu hayallerimde hep sahibi olmak istediğim kitapçı dükkanıyla birleşince işte bu film benim filmim diyorum hep..

    masalcı Kathleen, yaklaşık 20 yıl öncesine götürüyor beni. babamın elinde tutup hadi kitapçıya gidelim demeyi özledim sankii.

    şimdilerse ise jazz müziğe olan tutkumun artması, kahvenin doyumsuz tadını hergün içmek isteyişim ve etrafta kitap okumayı seven bir sürü kişi. en güzeli de aanne babasına gece yatmadan önce masal okumasını isteyen o pırıl pırıl çocuklar.. :) tümü hayalimin bir parçası olmuş durumdayken yıllar sonra görüşmediğim genç bir anneden aldığım tavsiye üzerine heyecan doluyum. sanırım hayallerimin peşinden gideceğimm.

    YanıtlaSil
  4. Evet evet gitmelisin jazzy dreams..Ne kadar çok kitap o kadar çok hayal,hele çocuklar içinde...film çok sempatik insanın içinde tarif edilmez sevinçler uyandırıyo..kitapçıya ise tek kelimeyle bayıldım..Ciddi ciddi bende düşündüm yapılamaz mı acaba diye..Neden olmasın??Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. you've got a mail en beğendiğim romantik komedi filmleri kategorisinde ilk üçe girer sanırım bunda arka planda kitapların ön planda da MEG ve TOM'un etkisi çok büyük :)
    çok huzurlu ve güzel bir bloğunuz var,sevgilerle..

    YanıtlaSil
  6. Kesinlikle bu iki etkenin önemi büyük bencede..:)Beğenmenize sevindim.Sevgiler benden de..

    YanıtlaSil