16 Nisan 2011 Cumartesi

Gel Ey Bahar!!

Prensesim hasta,
Bir haftadır hastalık ve son üç gündür ateşle boğuşmaktan bitap düşmüş,içimize zombi kaçmış bir durumdayız.Geceleri olur olmaz zamanlarda kalkıp elimizde ateş ölçer, her yarım saatte devrilen gözlerimizle yazan rakamları okumaya çalışmak,sağda solda uyuyan, ogün giydiğiyle uyuyup ertesi hata bir ertesi gün bile üstündekileri hiç çıkarmadığını fark edip şaşknlık içinde yüzünü yıkamaya çalışan,bir odadan diğerine amaçsızca ne yapacağını bilemeden   dolanan tipler olduk.
İbreler tamamen sapıttı,yeme içeme düzeni kalmadı.Zor zahmet yedirdiğimiz yemeklerde yoğun öksürük fırtınası sonrası mideden çıkınca artık bende yemeğin, yedirmenin peşini bıraktım.Kendimide bıraktım bu bilinmezliğe.İki günlük rapor ve tüm bu rutinin içinde kaybolup gittim.
Ev dağınık,odalar dağınık,kafam dağınık,zaman dağınık..
Plan program herşey darmadağınık,coşkun akan ırmak misali geçiriyoruz günleri.
Tüm bunların arasında yinede sinirlenmek için enerji bulabiliyorum, mesela:
iş kanununda neden tek bir satır bile insani değildir acaba?Çocuğu hasta olan anne-baba bunu belgeleyip neden uğraşmadan didinmeden 2-3 gün  yada ne kadar gerekliyse o kadar rapor alamaz.Bu kadar anlamsız,saçma kanunları yapanlar,yazanlar nerede yaşar hiç mi çol çocuk halini bilmez,yada okuduklarında  neden şöyle bir irkilip içerik değiştirmeye çalışmazlar.Üç çocuk yapın diyenler bu çocukları iyi yetiştirmek için çabalayan anne babanın hiç mi halinden anlamaz,minnacık bebekleri bırakıp işlerine dönmek zorunda kalan anneleri neden özel sektörde çalıştığı için bir kez daha cezalandırır?
Tüm bunlar kafamdan yıldırım hızıyla geçip giderken,aileyi toplayıp madem hekimimiz var yürüyün derdimizi anlatmaya dedim ve  evden çıktık.
Neyse ki insaflı aile hekimi ateşli yavruyla karşısına dikildiğimde, itiraz etmeden iki günlük raporu elime tutuşturdu.Bende hafta sonuna ayağa dikilmiş olacağını düşündüğüm prensesimle bin tane plan yaptım.Ama evdeki olmayan hesap hiç olmayan çarşıyla alakasız kaldı.
Tüm bu karamsar tablonun içerisinde gelmeyi hiç düşünmeyen bahar olanca hiddetiyle buz kesmeye,kapkara bulutlarla iki damla güneşi kırk kat bohçalara sarmaya,açan üç beş çiçekte pişmanlıkla yaprak dökmeye devam ediyor.
Çok özledik seni gel ey bahar,şen şakrak güneşinle,ılık sade rüzgarınla,taze kokulu çiçeklerle gel.Elimizden tut kaldır bizi kırlara,göllere dağlara götür.Uçurtmalarla,bisikletlerle,piknik sepetleriyle koştur bizi,coştur içimizi, canlandır.Uykudan yeni uynamış çocuk neşesiyle,kahvesini tam istediği zaman ve tam istediği kişiyle yudumlayan büyük keyfiyle ve umutla illaki umutla gel çok özledik seni...

2 yorum:

  1. canım benim çok geçmiş olsun. bütün çocuklar aynı durumda galiba, bizimki de 1 haftadır öksürük ve burun akıntısıyla boğuşuyor, atamadı mikrobu bir türlü. inatla antibiyotik almamaya devam ediyoruz ama görünen o ki, antibiyotik olmadan iyileşemeyecek..
    baharı özleyen ne çok insan var, daha yenice kahvaltıda yakınlardaki piknik alanlarından birine gidip oturmayı hayal ediyordum :)
    Her kışın sonu illa ki bahar, gelecek inşallah yakında :)

    YanıtlaSil
  2. Sağol canım,bizimki bu sefer antibiyotik kullanmasına rağmen yüksek ateşten kurtulamadı.Antibiyotiği değiştirince anca gözü açıldı.Rabbim tüm mini mini yavruları mikroplardan,hastalıklardan,ateşten ve daha sayamadığım tüm dertlerden korusun.
    Anne babalarada yardım etsin.Gelsin baharda çocukları bırakalım özgürce koştursunlar,bizde takılırız..:)
    Çok öpüyorum miniği sizede geçmiş olsun,geçsin gitsin bi daha gelmesin inşallah...

    YanıtlaSil