Uzun ve yorucu Mart son günlerinde gülümser sıcacık güneşiyle içimi ısıtırken, bugün nihayet biraz daha normale dönen hayatımızla kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Küçük hanım bir haftadır düşmeyen ateşi, türül türül tüten gözleri, akan burnu ve küçülen suratıyla perişan yatarken,uykusuzluk bir taraftan yorgunluk bir taraftan iş güç mücadeleye her cephede devam ederken,annem yavaştan toparlanmaya, bahar ufaktan gelmeye başladıkça ne yaşarsak yaşayalım düzenin bir şekilde devam ettiğini farkettim.Normalde bu rutinde yaşamak sıkıcı ve donuk gelse de aslında sessiz sakin aynı düzeninde giden şeylerin ne kadar da kıymetli olduğunu düşündüm ve şükrettim.
Bu günler içinde güzel şeylerde oldu. İpek hanımın çiftliğini neredeyse bir sene önce bir şekilde rastlamış ve sipariş için mail atmak istemiştim. Gel zaman git zaman geçen hafta bir mail attım.Pınar hanım önce listesine yeni müşteri ekleyemeyecek kadar yoğun olduğunu söyledi ama sonra mailimde bizim minik prensesin bebeklik resmini görünce dayanamamış telefonumu istedi kendisiyle tanışmış olduk.Çok içten, samimi, sıcakkanlı bir intiba oluşturdu bende, torunundan bahsetti.:) İnternette bir sürü yorum,mesaj ıvır zıvır da okusam ben kendi adıma gelen ürünlerden de Pınar hanımın sıcaklığından da memnun kaldım.Cesaretine, büyük şehri arkasında bırakıp büyük bir risk alarak bir çiftlik evinde yaşamaya başlamasına hem imrendim,hem ne kadar büyük bir cesaret olduğunu düşündüm.Fikir sahibi olmak isterseniz sitesi burası tıktık.
Bizden haberler şimdilik böyle hastalık biraz daha hafiflemiş gözüküyor,bugün okula pekte istekli olmayan bir dönüş yapıldı.Bu hafta için en büyük isteğim gelen baharla birlikte sıkıntılar,üzüntüler ve hastalıklar hafiflemesi yeni umutların,kıpır kıpır heyecanların canlanması.:)
Herkese mutlu bir hafta diliyorum..
Bazen öyle bir an gelir ki tüm kara bulutlar bir araya gelip, ortalığı toza dumana bular.Tüm olumsuzluklar, karamsar haberler zorluklar birden sözleşmiş gibi aynı anda toplanır.İşte belki ömrün imtihan olmasının sırrı buradadır.O süre zarfındaki sözlerimiz, davranışlarımız, hallerimiz, içimizden geçenler, dışımıza taşanlar, hepsi dünya sürgününün hikmetini haykırır yüzümüze, tabii duyabilirsek.
Çok zorlanırız, çok bunalırız, çaresizlik elimizi kolumuzu bağlar, sadece Sonsuz olandan medet ummak gerektiğini bir kere daha anlarız.Günlük rutinlerin, boş ve anlamsız uğraşların, gereksiz üzüntülerin ne kadar basit ve pespaye olduğunu anlarız ama yine yine yine ısrarla tekrar unuturuz.
Buralarda olamadığım dönemde annem bir ameliyat geçirdi, şükür şimdi toparlamaya başladı,kayınpederim ömrünün en zorlu imtihanlarından birini verdi. Kanser teşhisiyle geldi ama çok şükür umutla ve şükürle ve temiz tahlil sonuçlarıyla döndü.Kar yolları kapadı, minik prenses başka bir evde iki gün vakit geçirdi,ben bir sandalye tepesinde de gece geçirebileceğimi,en ufacık bir problemde bile bıdı bıdı mızmızlanmanın ne kadar anlamsız olduğunu, sağlığın en büyük nimet olduğunu,dışarıda sayısını tahmin bile edemeyeceğimiz bir sürü insanın ufacık umutlara yardımlara belki sadece gülümseye bile ihtiyaç duyabileceğini idrak ettim.
Tüm bu olanlar fırtına gibi geldi ama çok şükür şimdi sakinleşti ve normal halimize dönmeye çalışıyoruz.
Herkese sağlıkla,keyifle geçireceği güzel bir hafta sonu diliyorum.